Yenilenebilir güç alanında yapılan yeni bir çalışma, ormanları yok etmeden güç üretmenin mümkün olabileceğini ortaya koydu. Bilim insanlarının “güneş ağacı” ismini verdikleri bu dikey panelli yapılar, klasik güneş güç santralleriyle tıpkı ölçüde elektrik üretirken, orman kaybını yüzde 99’a kadar azaltıyor. Bu yenilikçi yaklaşım, güç üretimi ile tabiat muhafaza ortasındaki çatışmayı çözmek için umut verici bir tahlil sunuyor.

Bilim insanları güneş ağacı geliştirdi

Scientific Reports mecmuasında yayımlanan bir araştırmaya nazaran, dikey olarak tasarlanan güneş ağaçları, klâsik güç tesisleriyle muadil bir verimlilik sağlıyor. Araştırmada yapılan simülasyonlar, 1 megavat (MW) elektrik üretmek için klasik bir santralin neredeyse tüm ormanı temizlemesi gerekirken, yalnızca 63 güneş ağacının birebir gücü üretebildiğini gösteriyor. Bu yapıların doğrusal bir halde yerleştirilmesiyle, orman örtüsünün yüzde 99’unun korunabildiği belirlendi.

Kore Denizcilik Enstitüsü’nden Dan-Bi Um liderliğinde yapılan araştırmada, Seul’deki bir tesis modeli kullanıldı. Modelde, 4,8 metre yüksekliğinde ve 4,1 metre genişliğinde olan ağaçların kollarında 35 güneş paneli bulunuyor.

Bu panellerin 330 W kapasiteli versiyonlarıyla 11,5 kW, 450 W kapasiteli versiyonlarıyla ise 15,8 kW güç üretilebileceği hesaplandı. Dikey yapının en kıymetli avantajlarından biri, üst kollardaki panellerin güç üretirken, alt katmanda kalan bitkilerin kâfi ışık almasını sağlaması.

Araştırma, 2014 yılında Güney Kore’nin Geoseong bölgesinde inşa edilen, 22.856 metrekarelik alana yayılan ve 4.347 panelle 1.000 kW güç üreten bir tesis üzerinde simülasyonlar gerçekleştirdi.

Bu tesisin güneş ağaçlarıyla değiştirilmesi durumunda, standart panellerle 87, yüksek verimli panellerle ise 63 ağaçla birebir ölçüde gücün üretilebileceği ve ormanların neredeyse tamamının korunabileceği saptandı.

Pek çok ülke, artan yeşil güç muhtaçlığını karşılamak için arazi kullanımı problemleriyle karşı karşıya kalıyor. Daha az alana muhtaçlık duyan ve ekosistemi koruyan güneş ağaçları, bu problemlere pratik bir tahlil sunuyor. Çalışma, bu yaklaşımın 2030 yılına kadar yenilenebilir güç kapasitesini üç katına çıkarma amaçlarıyla orman muhafaza taahhütlerini uyumlu hale getirebileceğini belirtiyor.